Bildiklerimizi tazelemek, unuttuklarımı hatırlamak ve
öteleyip unutmaya çalıştığımız milli yanlarımızı halen neden harekete
geçirmediğimizi her yazının sonunda sormaktan ben yıldım siz yılmadınız her iki
tarafta inadına devam ediyorsa yeni yazımızla bu yarayı tekrar kaşıyacağız
demektir.
Büyük Selçuklu devletinin her zamanki gibi içerdeki iç
çatışmalardan dolayı zayıflaması ile İrandan Asya ya kadar olan topraklarımızı
kaybetmemize sebep olmuş ve devlet bir basiretsizliğe yakalanmıştı. Ne yapsalar
ne etseler bu gidişatı durduramayan devlet yöneticilerinin hiç birinin aklına
gelmemiş içeride neler oluyor bizi güçlendiren yönlerimiz neden şimdi bizi dibe
çeker oldu. Bu fikri göz ardı edildiği daha 14 Türk devleti varken kimse
akıllanmaktan yana değil gibi görünüyor. Bu gidişatın sonunda da Anadolu ya
yönelen Türk akınları başarılı olmuş son demlerini yaşayan Bizans’a güzel bir
askeri ders verilmektedir. Bu dersin en güzelini kefeni ile savaş meydanına
giden Sultan Alparslan veriyor. Kendi bünyesindeki 40 bin asker ile Bizans
komutanı eski esir bugünün kralı Romen Diyojen’in üzerine gitmiş ve birçok
kayıp verdirerek 4 ile 5 bin arası esir alan Sultan Alparslan Bizans’ı Marmara bölgesine
kıstıracak oradan’ da İstanbul ilimiz sınırlarına kıstıracak bir harekatın ilk
taşını koymuş geri kalanları ise soydaşları
ve dindaşları devam ettirmiştir.
Savaşta başarılı olmamızın en önemli noktaları ilk olarak dinimize olan
bağlılığımız ikincisi genlerimizdeki savaşçılığımız üçüncüsü ise bölge halkının
Bizans zulmünden bıkmış olmasıdır. Bu bilgileri iyi okuyabilen Sultan Alpaslan
Anadolu’nun bulunduğu bu kriz döneminden bir fırsat çıkarmayı başarabilmiştir.
Bölge halkının desteğinin yanı sıra kavimler göçü, iç çekişmeler ve bilinmeyen
sebeplerden dolayı göç yapan Türk kavimleri Bizans ordusunda paralı asker olmuşlardır
ve bir kısımda Hristiyan olmuşlardır. Dinini yanlış yönde tercihle doldurmaya
çalışan bu Türk kavimleri kısa süredir girdikleri bu dinde öz benliklerini daha
halen yitirmemiştir. Bu neden önemli neden burada bahsediyorsun dersen, öğrendiğimiz
bilgilere göre karşı karşıya gelen ordular içerisinde elleri ile kurt işareti
yapan Müslüman orduya kanlarının kaynadığını fark etmişlerdir.
Sağ taraftaki kurt
işaretini gören Peçenek ve Uz Türkleri siz dindaşımızsınız da biz Garındaşlarımızı
seçiyoruz diyerek Bizans ordusunu içeriden vurarak karşı tarafa geçmişlerdir.
Bu taze kanla daha da güçlenen Selçuklular savaş alanını Bizans’a dar ederek
imparatoru esir alarak bu başarılarını perçinlemişlerdir. Bu durum Bizans’ta
soğuk duş etkisi yapmışken bizde şenlik sebebi olmuştur.
Savaşı kazandık ama biz Anadolu’ya elimizi kolumuzu sallayıp
mı girdik ? Tabi ki hayır, bizim yeni yerler arama, yeni vatan bulma çabamızda
en büyük etken bölgenin sahipleri ile nasıl geçine bileceğimizi ve uyum sağlaya
bilecek miyiz gözlemlemek oldu. Bizi Anadolu ya bölgenin Hristiyan dinine
mensup halklarda çağırıyordu bu sözüme inanmayan arkadaşlar aşağıdaki kitabı
okumalılar ve okutmalılar yazarı Süleyman Kocabaş birçok kaynağı taramış ve
gerçekten çok güzel bir eser ortaya çıkarmış.
Hem yurt aradığımızdan hem de bölge halkının Türkleri
istemesinden dolayı Anadolu Sultan Alparslan’a çok cazip gelmiş ve fetih
yolunda büyük başarılar sağlayarak kendinden sonraki Türklere Peygamber
Efendimizin Hadisine nail olma fırsatını vermiştir. Anadolu’da devlet kurarak
tekrar tarih sahnesine çıkan Selçuklu devleti 12 haçlı seferini göğsünde söndürerek
veya etkilerini minimize ederek Müslüman alemine yine kalkan yine bir set
olmuştur. Savaş Türk’e düğün dernektir sözünü burada canlı canlı görmekteyiz.
Gazi Türk milleti yeni devleti ile yine dünya siyasetine yön vermeye
başlamışken bizi düşman olarak ilan eden batı yine rahat durmamakta ve bu gazi
milleti nasıl etsem de dara düşürsem kendime muhtaç etsem kafasını
yaşamaktadır. Bu emellerine bazen haçlılar ile bazen de Moğol saldırıları ile
ulaşsa da çoğu zaman hevesi kursağında kalmıştır. Ama her zaman olduğu gibi gücün
tadını alan Türkler daha fazlasını isteyerek iç karışıklıklara sebep olmuşlar
ve devletin yıkılıp Anadolu’da beyliklerin
kurulmasına sebep oluyorlar. Bu cümleyi kurunca aklıma ilk gelen soruyu
sizlerle paylaşmak istiyorum acaba şuan bizim hayretle okuduğumuz Türk
tarihinden haberdar olsalardı yine bu güç paylaşımı yolunda devletin
yıkılmasına rıza gösterirlermiydi ? İkinci bir soruyu daha paylaşarak yazıya
son vermek istiyorum. Peki bu bildiklerimiz ayan beyan açıkken neden
atalarımıza layik birer olmak varken saçma sapan işlerle uğraşmaktayız bunu
kendimize cidden sormalıyız.

Hiç yorum yok: